
Edebiyat dünyasında kimi yazarlar, şehirlerle özdeş anılır. St. Petersburg denince Dostoyevski, Napoli denince Elena Ferrante, Çukurova denince Yaşar Kemal ve Orhan Kemal akla ilk gelen isimlerdir. Günümüz edebiyatının özgün kalemlerinden Gürsel Korat ise yazın dünyasında kaleminin merkezindeki Kapadokya ile anılır. Yazar, bu şanını oluşturan Zaman Yeli’yle başlattığı Kapadokya Dörtlüsü’nün son halkasını otuz yıl sonra Dönüyor Zaman’la tamamladı.
Dörtlünün Genel Anlayışı Işığında Dönüyor Zaman
Korat, serinin diğer kitaplarında olduğu gibi Dönüyor Zaman’da da hikâyeyi tarihi bir düzlemde ele alıyor. Ancak diğerlerine nazaran 1920, 40 ve 50’li yıllar arasında dolaşan günümüze daha yakın tarihsel belleği var bu romanın. Tam da burada altını çizmek gerekir; tarihi düzlemde yazdığı romanların ayırt edici bir yanı vardır. Korat, ne tarihi tez öne sürer ne de bir ideolojiye yasalanarak edebi yolla kahramanlık anlatısı yapar. Tarihi olayları yalnızca, romanın atmosferini kurmak için geri planda kullanır. Bu anlamda edebiyatımızda bir tavır ortaya koymuştur. Çeşitli söylemlerinde de yer bulmuştur bu tavır:
Bir roman yazarı duyu organlarını doğrudan etkileyen olayları betimlerken nasıl doğabilimcinin algılarıyla davranmıyorsa tarihsel olayların izini sürerken de tarihçi gibi davranamaz. Tarihi, olduğu gibi ve doğru anlatan yapıtların edebiyatın içinden sayılmaları mümkündür; ancak bir romanda “tarihi doğru anlattığını” iddia etmeyi edebi bir tutum saymamak gerekir.[1]
Edebiyatçının, edebiyat tarihinden bağımsız bir tarihi yoktur. Dolayısıyla bir edebi yapıtta edebiyatın biçim ve yapıya ilişkin uzun tarihi birikimi göz önüne alınmazsa edebiyat dışı metin ortaya çıkabilir. Tarihsel bir gerçeği incelemek bir insana bunun romanını yazma fikri verebilir ama edebiyat adına yapılan bu çalışmanın tarih ölçütleriyle değil, edebiyat ölçütleriyle değerlendirilmesi kaçınılmazdır.[2]
Onun için esas olan insan ve insana ait olan duygulanımlardır. Bu sebeple kurmacasının merkezini tarihi dönemeçlerden etkilenen insanların gündelik yaşamları ve halleri alır. Böylece okuru bilinen tarihin ötesinde mikro tarihe insana yönlendirir.
Bunun yanı sıra Gürsel Korat, herhangi üst kimliğe değil bir topluma ait tarih anlayışla oluşturuyor kurmacasını. O günün “ötekisi”ni anlatırken başlarına kötü şeyler geldiği için hallerine acınan pasif karakterlerin aksine olayları etkileyen ve etkilenen birer özne rolünde kullanır. Örneğin, incelememizin merceğindeki Dönüyor Zaman’da Kalyopi karakteri Rum bir kadındır. Her iki kimliğe sahip olduğu için “erk” zihniyeti temsil edenler tarafından tecavüze uğramıştır. Ancak Kalyopi, başına gelen vahşetin hesabını sormak için dağa çıkıp oradaki komüne liderlik eden, entelektüel, eşitliği hâkim kılmak için kendi memleketine kök salmak isteyen güçlü bir öznedir.
Korat, gayrimüslimlerin inanç, dil ve yaşam alışkanlıkları gibi folklorik özelliklerini de yoğun bir şekilde işler. Bu sayede romanları çok uluslu ve kültürlü bir yapıya bürünüyor. Bilhassa, Anadolu’da yaşayan, Türkçe konuşan ve Türkçe ibadet eden Rumların Yunan harflerini kullanarak oluşturduğu yazı dili Karamanlıcaya sıklıkla yer verir. Bu bağlamda, Kapadokya Dörtlüsü unutulmuş/unutturulmuş Anadolu’nun kültürel unsurlarını içermesi bakımından “miras” aktarıcı bir niteliğe sahiptir. Bu saptamayı destekleyecek bir örneği; Rumlara ait duayı ve Karamanlıca yazımını aşağıda inceleyebiliriz.
“Enmede ğôğleri (İnerken gökleri) eğen Allah, gôğün saçaklarından yire inip bakireye bakar, rahmine sığışan insanı görür ve selam iyler. Ey cümleden mısmıl kız, Allah seni iyileriñ iyisi yapdı. Allah seniñ rahmiñdedir, orada kul kisvesiynen durur. Bunu teeccüp ilen avaz iylerim. Sevin ey guvêysiz gelin. Sevin ey tohumsuz toprak, dibi gözükmiyen derinlik! Sevin ey manayı saklayan desti, betdoanıñ çözülmesi. Selam iylerim Allah’ıñ anasına. Selam olsuñ donukmayan yıldıza, sırlı gunüñ şavkına, yanmaz böğürtlen çalısına.”[3]
Dönüyor Zaman, 1952 yılında sel felaketi sonrasında ortaya çıkan mağaraya define bulmak amacıyla giren Palancı Emin’in, Kolağası Hakkı Bey’in cesedini bulmasıyla açılır. Ardından hikâyenin başlangıcına 1921 yılına tanıklık ederiz. İlk sayfalarda cesediyle tanıdığımız Kolağası Hakkı Bey’in esas kimliğiyle tanışırız. Çeşitli sebeplerle dağa çıkan, kadın öncülüğünde komün yaşamı süren grubu dağdan indirmeyi amaçlayan, cephe gerisinde tabiplik yapan Hakkı Bey’in, kadınların neden dağa çıktığını öğrenince farklı bir çabanın, çatışmanın içerisine girdiğini ve yıllar sonra cesedinin bulunacağı mağarada nasıl çaresiz kaldığını da bu bölümde öğreniriz. Kolağası, hikâyeye olan etkisi açısından romanın atom bombasıdır. Varlığında ve yokluğunda doğrudan ve dolaylı etkisini gösteren bir karakter yaratmıştır Korat. Ayrıca bu karakter üzerinden romanlarında sıklıkla yer verdiği “zaman” kavramını tartışmaktadır.
Zaman şimdiden geriye doğru akan bilincin buluşudur, dedi. Çakmağını çakarken. Zaman, adım adım yürürken geçmişte kalan adımları anımsamaktır. Gelecek yoktur, bedenimizde geçmişin yankıları vardır yalnızca. Onları dinleye dinleye dolaşırken geçmişin mutlak olduğunu kavramaya “zaman” denilir.[4]
Evrendeki bütün varlıklar aynı yaştalar: Hiçbir şey diğerinden daha eski ya da daha yeni değil. Yalnızca “önce biçim değiştiren” ve “sonra biçim değiştiren” var. Bir araya gelişin ve dağılışın sıraya girmesine önce ve sonra diyoruz. İşte bundan ötürü varlığın zamanı olamaz, eylemi olur. Önceki eylem ve sonraki eylem, hepsi de kendi şimdisinde oluşur. “Sona ulaşmak” saçmadır: Çünkü son, aynı zamanda başka bir şeyin başıdır. [5]
Freytag Pramit’i Bağlamında Dönüyor Zaman’ın Yapısal Dinamiği
Alman yazar Gustav Freytag’ın Antik Yunan ve Shakespeare tragedyalarını analiz ederek öne sürdüğü “Freytag Pramiti” olarak anılan teknik, tarihten günümüze hikâye anlatıcılığında kullanılan yaygın bir yöntemdir. Freytag’a göre dramatik yapı; karakterlerin, atmosferin ve temel çatışmaların tanıtıldığı giriş, olayların derinleştiği ve düğümler atılarak ilerlendiği yükselen eylem, olayların yoğunlaştığı, karakterlerin dönüm noktasıyla karşılaştığı doruk noktası, her şeyin açıklık kazanmaya, çözülmeye başladığı düşen eylem, bütün çatışmanın sona erdiği hikâyenin finale ulaştığı sonuç gibi beş ana bölümden oluşur. Freytag’ın ortaya koyduğu bu teknik, edebiyat, sinema ve tiyatro gibi dramatik yapıların inşasını oluşturan kurmacayı analiz etmede önemli bir anahtardır.
Korat, Dönüyor Zaman’da buanlatı tekniğini birden fazla kullanarak yeni boyut kazandırmıştır. Romanda merkez bir çatışmanın etrafında düğümlenerek yükselen olay örgüsünden öte 1920’li 1940’lı ve 1950’li yıllarda cereyan eden Yunan İç Savaşı, Kore Savaşı, mübadele, Bombay’da esir düşen askerler, Köy Enstitüleri, Demokrat Parti’nin kurulduğu ilk yılların meselelerine değinerek çok geniş yelpazede inşa ediyor. Hikâyenin geçtiği bu üç ayrı dönemde, romanın yapısal bütünlüğüne hizmet eden her dönemin kendine özgü “Freytag Pramit’i” mevcuttur.
Romanın kurgusu ise düz-çizgisel anlatımın yanı sıra farklı dönemler ve coğrafya arasında sürekli gidip gelen bir akışa sahip. Olaylar neredeyse akreple yelkovanın birbirini kovalayışı gibi ağır bir ritimde ilerliyor. Böylece Korat, geniş konu ve karakter[6] yelpazesi olan dört yüz sayfayı aşan romanın başlangıcını ve sonunu iki günlük zaman dilimine sıkıştırmıştır. Ayrıca Korat, kurmacanın sınırlarını zorlayan başka işler de yapmıştır. Farklı dönem ve mekânlarda yaşayan karakterleri –ölüler dahil- birbirlerini doğrudan veya dolayı bir şekilde etkileyen domino taşları gibi dizmiştir. Âdeta, Bu da yetmez, demiş, ana karakterlerin yanı sıra hikâyeye dolaylı katkısı olan tipleri de birbirlerine görünmez iplerle bağlayarak romanın sonuna kadar taşıyıp, otobüsün içinde buluşturmuştur.
Hülasa, otuz yıl önce “Bir ses duydum nedir o?” diye başlayan edebi serüven “Bir ses duydum nedir o?” diyerek tamamlanır.
[1] Korat, Gürsel, Kristal Bahçe, Everest Yayınları, 2022.
[2] A.g.e s. 28.
[3] Ενμεδε γκεολερι εγκεν Αλλαχ, γκεογυν σατζακλαρινδαν γειρε ινιμπ μπακιρεγε μπακαρ, ραχμινε σιγιτσαν ινσανι γεορουρ ϖε σελαμ ιγλερ. Εγ τζυμνετεν μισμιλ κιζ, Αλλαχ σενι ιγιλεριν ιγισι γαπδι. Αλλαχ σενιγγ ραημιγνδεδιρ, οραδα κυλ κισϖεσιγνεν δυρυρ. Βυνυ τεετζουμπλε αϖαζ ιγλεριμ. Σεϖιν εγ γκουβεασιζ γελιν. Σεϖιν εγ τοχυμσυζ τοπρακ, διμι γοεζυεκμιγεν δερινλικ! Σεϖιν εγ μαναγι σακλαγαν δεστι, μπετδοανιγγ τζουζυελμεσι. Σελαμ ιγλεριμ Αλλαχιν ανασινα. Σελαμ ολσυν δονυκμαγαν γιλδιζα, σιρλι γουνουγγ τσχαϖκινα, γανμαζ μποεγουρτλεν τζαλισινα (Korat, Gürsel, Dönüyor Zaman, Everest Yayınları, 2024.)
[4] A.g.e s. 102.
[5] A.g.e s. 106.
[6] Yazarın en fazla karaktere sahip romanıdır.
edebiyathaber.net (3 Haziran 2025)