
Afranur Kalaycı’nın kaleme aldığı “Lilya: İmkânsız Bir Aşk Hikâyesi”, başına gelen onca derde, hayatın tüm zorluklarına rağmen eğilip bükülmeden durmayı başarabilmiş genç bir kadının hikâyesini anlatırken aşk uğruna nelerin göze alınacağını da tüm gerçekliğiyle okura sunuyor.
Afranur Kalaycı, Manisa’da doğmuş, İzmir’de büyümüş. Çocuk yaşta edebiyata merak sarıp yerel gazetelere şiirler göndererek yazmaya başlamış. Lise ve üniversitede Acil Tıp Teknisyenliği, İlk ve Acil Yardım, Hemşirelik eğitimi almış. Öğrencilik yıllarında Zarafet ve Modellik, Tiyatro ve Oyunculuk alanlarında da eğitim görmüş. Kişisel gelişimle psikoloji eğitimi programlarına katılmış. Ülkenin doğu ilçe ve köylerine kütüphane açma çalışmalarında yer alan ve destek veren Kalaycı, Klass TV Youtube kanalında Kitap Kurdu bölümünde birçok yazarla, kitapları ve edebiyat üzerine söyleşiler yapmış. Bu programıyla 10 kez Yılın En İyi Youtube Programı Ödülü’ne layık görülmüş. Halen klassmagazin.com adlı internet sitesinde köşe yazarlığı yapan Afranur Kalaycı, A7 Kitap etiketiyle yayımlanan “Lilya: İmkânsız Bir Aşk Hikâyesi” adlı ilk romanıyla okurlarının karşısında. Gerçek bir hikâyeden yola çıkaran kaleme aldığı kitabında, genelde insanın, özelde de bizim gibi toplumsal normlara biçilen aşırı değer nedeniyle sesleri bastırılmış kadınların hayat üzerine söz söyleme imkânı olmamasına rağmen suyun bir şekilde yolunu bulduğuna vurgu yapan Kalaycı, başına bin türlü dert gelmesine rağmen kendi bildiği yoldan şaşmayan genç bir kadının çetin mücadelesini konu ediyor.
İlkokula başlayana kadar anneannesinin ve dedesinin yanında büyüyen Lilya, okul zamanı geldiğinde ailesinin yanına İzmir’e gelir. Bir süre burada yaşadıktan sonra Lilya ve ailesi, babasının iş bahanesine uyarak Akçay’a gelirler. Lilya bu küçük kasabada gittiği okuldaki derslerini çok daha önce öğrendiği için sıkılır. Arkadaşlarının ona olan anlamsız nefretinden de yaka silker. Bir de buna evdeki geçimsizlik eklenince Lilya erken büyümek zorunda kalan çocuklardan biri olur. Babasının ailesine, özellikle de kızları Lilya ve Ülker’e olan ilgisizliği günden güne artar. Babası hep erkek çocuk istemiş, ancak iki kızı olunca onlardan elini ayağını baştan çekmiştir. Bir şekilde hayatlarına devam eden Lilya, annesi ve kardeşi bir gün dedelerinin ölüm haberini alır. İkinci kez ama bu defa çok daha şiddetli biçimde sarsılır Lilya. Zira iyiliği, güzelliği, insan olmayı, mutlu olmayı ondan öğrenen genç kız, kendini bu dünyada yapayalnız hisseder. Ama üzülmeyeceğine, kendine bir gelecek inşa edeceğine söz verir. Çünkü artık lise çağına gelmiştir. Babası Lilya’nın evlenmesini, annesiyse okumasını ister. Sonunda, okuyacaksa kızlı erkekli bir okulda değil, Kız Meslek Lisesi’nde okuyacağı üzerinde karar alınır.
Okula başladıktan sonra yakışıklı bir gençle tanışan Lilya, bir gün onunla sokakta yürürken babasının arkadaşları tarafından görülür. Akşam evde kıyamet kopar. Babası artık Lilya’yı evlendirmeyi iyice kafaya koyar. Lilya da erkek baskısını tüm gücüyle üzerinde hissetmektedir. Annesi hemen onu teyzesinin yanına gönderir. Liseyi bitirdikten sonra babası kızını İzmir’in en büyük inşaat şirketlerinden birinin oğluyla evlendirmek ister. Lilya, kendisini bir eşya gibi gören bu adamla birlikte bir hayat sürmeyi reddeder ve üniversite sınavında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kaydını yaptırır. Artık onun önünde kendi yaşamı vardır ve kimse de buna karışamayacaktır. Fakat üstüne gelmekte olan tokattan habersizdir Lilya. Bir akşam kız arkadaşlarıyla eğlenmeye bir mekânda üç erkekle tanışırlar. Gecenin sonunda erkeklerden birinin tecavüzüne uğrar. Hayat tüm gücüyle Lilya’ya hücum etmektedir. Her şeyi çözen zaman sıra Lilya’ya gelince adeta durma noktasına gelir.
Üzerindeki ölü toprağını atan Lilya, sosyal medyadan Mustafa adında biriyle tanışır. Centilmenliği, yakışıklılığı, davranışlarıyla Lilya Mustafa’ya âşık olur. Ancak onun evli olduğunu ve etrafında ona hayran olan bütün kadınlarla birlikte olduğunu öğrenir. İlişkiyi bitirse de aşkı bitmez. Bir türlü Mustafa’dan vazgeçemez. Bir özel okulda da öğretmen olarak işe başlamıştır. Ders verdiği okulda kendisinin yaşadıklarını yaşayan öğrencilerine el uzatır. Onlarla abla-kardeş gibi olur. Sosyal sorumluluk projelerine katılır. Tüm bu süreçte Mustafa Lilya’yı hiç yalnız bırakmaz. Evli olduğunu bildiği hâlde aşkın gurura karşı gelen üstünlüğü kendini bir kez daha gösterir. Lilya her şeye rağmen “yaşamaya” devam eder… Afranur Kalaycı, “Lilya: İmkânsız Bir Aşk Hikâyesi”nde, “hayatta olmaz” denilenin en ağırının olduğunu, bitmeyen dertleri, belaları, kasveti, baskıyı tüm gücüyle üzerinde hisseden genç bir kadının tüm bu olup bitenler karşısında dimdik duruşunu tüm gerçekliğiyle ortaya koyarken, aşkı uğruna her şeyi göze alan ve ondan da asla vazgeçmeyen aynı kadının yine aynı kararlılığıyla yola devam edip kendi hayatını kuruşunun çarpıcı öyküsünü anlatıyor.
edebiyathaber.net (29 Mayıs 2025)